Oynayanlar
Meryem:
|
Nermin
YILMAZ
|
Nihal:
|
Aliye
KARAHAN
|
Kamil:
|
Haldun
AÇIKSÖZLÜ
|
Fahri:
|
Galip
GÖRÜR
|
Ekrem:
|
Vedat
Kurtuluş DEPE
|
Nail:
|
Ömer
ULAŞ
|
Nuri:
|
Ertan
YAĞIZ
|
Orhan:
|
Yılmaz
ANGAY
|
Şeyma:
|
Sebla
HARNUBOĞLU
|
Yazan, Yöneten
Yaşar GÜNER
Yönetmen Yardımcısı
Sebla HARNUBOĞLU
Müzik
Ali TEKİN
Müzisyenler
PİYANO:
|
Tufan
UZUNLAR
|
AKARDEON:
|
Kemal
ÖZEN
|
RİTİM:
|
Serdar
GÜZELİŞLER
|
GİTAR:
|
Ahmet
Nebi SAYLAN
|
YANFÜLÜT:
|
Ahmet
BOZACI
|
BAĞLAMA:
|
Hasan
IZÇIRPAN
|
Işık, Efekt
Selim POLAT
TİYATRO YAŞIYOR
Tiyatro
sahnesi hep ışıklıdır.
Hayatın her döneminde ışıklı olmuştur Karanlık gibi görünen sahneler bile ışıkla oynanır. Bu tartışmasız tiyatronun doğasıdır. Bu yeryüzüne, hayata ışıklı bakabilmektir. Işık olan yerde çözüm vardır, gelecek vardır.
Tiyatronun en önemli işlevi olan eğlence olgusu ışıklıdır. Dolayısıyla, geleceğe doğru baktırmaktadır.
Biz seyircimizi daha adil, daha iyi bir dünyaya kanalize etmeyi, onu bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz. Dünyanın değişebilirliğini göstermek, yeryüzünü seyircinin eleştirisine sunmak istiyoruz.
Uğraşımız toplumun sorunları adınadır. Yalnız, bir eserin toplumcu niteliğini kazanabilmesi için toplum sorunlarını konu edinmesi yeterli değildir. Hatta estetik değer açısından toplum sorunlarını konu edinip edinmeme, hiç bir zaman güvenilir bir ölçü olamaz. Toplumculuk bir konu sorunu değil, bakış açısı, yorum yöntemidir. Bir eserin toplumcu olabilmesi;
a) Bakış açısının toplumsal gerçeklik bakımından doğruluğuna ve çağdaşlığına,
b) Bu bakış açısını sanat düzlemine aktaracak sanatçı yeteneğine, öznel güce bağlıdır. Ne yeteneksiz toplumculuk, ne de dünya görüşsüz sanat olabilir.
İçeriği ne kadar toplumsal ne kadar siyasal olursa olsun eğer yazdığımız, söylediğimiz, sanat eseri olabilmek için gerekli estetik öğeleri içinde toplayamamışsa, hiçbir işe yaramayacak demektir. Nasıl kılıç yapacak demirci, önce demircilik zanaatını öğrenmek zorundaysa, toplumcu sanatçılıkta öyle en azından kendi uzman sanatçılığını öğrenmek zorundadır. Kılıcın kesebilmesi için önce kılıç olması gerek, sanatın etkili olabilmesi de önce sanat olmasına bağlı.
TİYATRO YAŞIYOR
Tiyatronun temel kaynağı insan malzemesi insanı, insana, insanla anlatıyor, insanın yerine konacak birşey "insan" yaratılmadıkça, tiyatro rakipsizdir.
Evet tiyatro yaşıyor
Doğada işlevini bitiren bir şeyin varlığını sürdürebildiği görülmemiştir.
Yaşar GÜNER

HER YERDE YAŞAYAN TİYATRO
1991 Yılının Ocak ayında kurulan topluluğumuz on yılı aşkın süredir tiyatroyu
alanlarda, sokaklarda, köy meydanlarında, fabrikalarda, salonlarda yani her
yerde yaşayan kılmaya çalıştı. O günden bugüne "Her Yerde Tiyatro" ve
"Yaşayan Tiyatro" şiarıyla elliyi aşkın oyunla milyonu aşkın
seyirciye ulaşmıştır.
Katılımcı tiyatroya örnekler sunan, sokakta tiyatro yapılmasını gösteren ve bunu yaygınlaştırmaya çalışan bir topluluk olduk. Ezilenlerin yani emeğin ve üretenlerin estetiğini aramaya çalıştık. Her yeni oyun bu arayışın öznesi oldu; kalıplar ve reçeteler üzerine değil, yolumuzun aydınlanmasının gereğini yerine getirdik. Yeniyi yaratırken geçmişin bütün birikimleri bize yol gösterdi.
Teatral yaratımız da sınırlar değil, sınıfsal sorumluluklarımız bizi belirledi.
Yaptığımız oyunlar (1990 - 2000 yılları) ülkemizde yaşanan gerçekliklere bir
ışık olmuştur.
Hazırladığımız son oyun ile 1965-1975 yılları arasında yaşanan
toplumsal olayları, belgeselci bir bakışla sunmaya çalıştık. Gençliğin
yaşadıkları dün de bugün de aynı; hâlâ üniversitelerde öğrencilere
saldırılıyor, hâlâ IMF reçeteleri, hala Amerika üzerimizde oyunlar oynuyor ve
hala yargısız infazlar devam ediyor.
O yıllara bakıyoruz; günümüzü ve geleceğimizi, eşitlikten, özgürlükten, üretenlerden yana yaratabilmek için aklın ve sanatın buluştuğu bir yöntemle 68 kuşağının yaşadıklarını günümüze taşıyoruz.
Devrimci Romantizmin, akılla ve sınıf mücadelesi ile omuz omuza yürüyeceği inancı ile...






Hiç yorum yok:
Yorum Gönder