6 Eylül 2013 Cuma

HİKAYE-İ MUHABBET

 MERHABA! MERHABA! 


HOŞ GELDİNİZ! SEFA GETİRDİNİZ

Güllü Agop'un torunu Agop'un terzihanesinde buluştuk bu oyunda.
Her çeşit insanın geldiği bu dükkan, adeta bir mozaiktir. Tıpkı Anadolu gibi. Müdavim Mürşit Efendi bıkmaz tükenmez bir Agop hayranıdır. Kürt çaycı Onbirnumara bir bahaneyle girdi mi, çıkmak istemez. Laz Osman bir hacı adayıdır ama gayrimüslim de olsa Agop efendiye saygı duymaktadır.
Bir Aktris gelir atölyeye, parasızlıktan tiyatro yapamadığını söyler...
Ve hikayeler anlatmaya başlar Agop Efendi.

Birinci Hikaye: GANYAN MURTAZA
Karayollarından emeklidir Ganyan Murtaza ve varını yoğunu beygirlere yatırmaktadır. Af edersiniz at yarışlarına demek istemiştik. Sonunda beklediği gün gelir Ganyan Murtaza'nın. Büyük ikramiye...


İkinci Hikaye: RAHAT EDERSİN
Amerikalı George İspanya'ya tatile gider ve sepetçi Sanhco ile karşılaşır. Bir sepeti müthiş pazarlık sonucu alan George, tatilini boş geçirmek istemez. Sanhco'ya büyük bir iş teklifinde bulunur. Reddedilemez bir tekliftir bu George için. Ancak Sanhco bir Akdenizlidir.


Üçüncü Hikaye: HAMAL MEHMET'İN ADALET VE HAK ANLAYIŞI
(Onbirnumara'nın Dünyaya gelişi)
Abla'nın asansörü sürekli bozulmaktadır. Evi yedinci katta olduğu için çıkamaz o yokuşu tek başına, Mehmet'ten yardım ister her seferinde...
Evine kadar sırtında taşıdığı Abla'nın istekleri bitmez... Ama ne yapsın parayı almak için katlanır her şeye... İşte bu yüzden çok çocukludur Diyarbakırlı Mehmet... Niye diye sormayın, adalet ve hak anlayışı... Anlamadınız mı? Eh pes yani...
Laz Osman, Onbirnumara ve Meryem; bir şeyler oluyor ama tam bilemiyoruz. Eee neyse, 10 dakika ara...

Dördüncü Hikaye: AÇLARIN ÇIĞLIĞI! DUYANA...
Anadolu insanı açtır; açık havaya, adam gibi yaşamaya, ekmeğe, özgürlüğe, kardeşliğe...
Sonuçta açtır aç olmasına ama, onu duyan kim. Bir elinde ayna bir elinde cımbız umurunda mı Anadolu, sayın Aktris'in...

Beşinci Hikaye: AKTÖRÜN SONU
Bir aktör nerede ölmeli, 6-7 Eylül olaylarını bir de tiyatrocuların gözünden görelim ya da çocukların gözünden... Agop nereye kaçsın, çocuktur ve bütün çocuklar gibi savaşta çaresizdir... Laz Osman, Kürt Onbirnumara, Ermeni Agop, Türk Mürşit Efendi ve diğerleri kardeştir Anadolu da ama hala kardeş midir? Ya da kardeş kalabilecekler midir?

Dördüncü Hikaye: AÇLARIN ÇIĞLIĞI! DUYANA...
Anadolu insanı açtır; açık havaya, adam gibi yaşamaya, ekmeğe, özgürlüğe, kardeşliğe...
Sonuçta açtır aç olmasına ama, onu duyan kim. Bir elinde ayna bir elinde cımbız umurunda mı Anadolu, sayın Aktris'in...

Beşinci Hikaye: AKTÖRÜN SONU
Bir aktör nerede ölmeli, 6-7 Eylül olaylarını bir de tiyatrocuların gözünden görelim ya da çocukların gözünden... Agop nereye kaçsın, çocuktur ve bütün çocuklar gibi savaşta çaresizdir... Laz Osman, Kürt Onbirnumara, Ermeni Agop, Türk Mürşit Efendi ve diğerleri kardeştir Anadolu da ama hala kardeş midir? Ya da kardeş kalabilecekler midir? 


AGOP: Haldun AÇIKSÖZLÜ

MÜRŞİT EFENDİ: Ömer ULAŞ
AKTRİS: Nermin YILMAZ
ONBİRNUMARA: Sebla HARNUBOĞLU
LAZ OSMAN: Yılmaz ANGAY 


"Bütün korkaklar, korkularının üstüne yürüdüklerinde
insanlığın en yürekli insanları olurlar."
 Yaşar KEMAL


 

YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!


Bu topraklarda bu sözü söylediği için insanlar tutuklandı, yargılandı ve cezaevlerinde süründü. Ama şimdi öyle mi? Televizyonlar, gazetelerin köşeleri; kardeşlikten, etnik ayrımcılığın yanlışlığından, çok kültürlülüğün zenginlik olduğundan bahsedenlerle dolu... Hatta Anadolu halklarının zaten kardeş olduğundan da... İyi de beyler ve bayanlar köyler
yakılırken, kentler yağmalanırken, kin ve nefret tohumları insanların içine serpilirken neredeydiniz. İttihat-terakki ve katil Enver Paşadan beri Anadolu da köyler boşaltılıyor ve sürgüne gönderiliyor. Her mahalleden bir zengin çıkaracağız diye iktidara gelenler, bir avuç kalmış gayrimüslimin malını yağmalatarak bunu sağlıyor...
Anadolu aydını, bu tarihiyle hesaplaşmalıdır. Halklar arasında körüklenen savaşın bedelini yine halklar ödemiştir ama hesabı verecek olanlar iktidarı elinde bulunduranlar.
Oyunumuzda; geleneksel kaynakları, tiyatronun doğaçlama ve özgür yaratım imkanlarını kullandık. Gülmenin sağladığı uzak açıyı, akılcı bakışı, her şeye rağmen yaşanılır bir dünya özlemimizle yoğurduk. Dansı, müziği, plastiği oyunun gerekleri için var ettik. Geleneksel ve modern olan her şeyden yararlandık. Çünkü biz bugünün tiyatrosunu Anadolu insanıyla yeniden yeşertmeye çalışıyoruz. Kompleksiz, özenti olmayan sadece ve sadece kendi olan yani buram buram Anadolu kokan... Yani ilkel... Yani insan... Yani siz...


 

Haldun AÇIKSÖZLÜ

Genel Sanat Yönetmeni


 






Hiç yorum yok: